• orduyla ilişiğinin kesildiği günün ertesi sabahı intihar eden havacı üsteğmen. annesine göre intiharının ardında ordunun kızına açtığı soruşturma vardı. annesi, ’ahlaksızlıkla’ suçlandığını ileri sürdüğü kızına, astsubay eşinden neden ayrıldığının, özel hayatının, 6 yıl önceki cep mesajlarının bile sorulduğunu söylüyor.

    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/21946162.asp
  • 10 yıl öncesine kadar irticai faaliyetlerin atılma sebebi olduğu son dönemlerde ise ahlaksızlık suçlaması ile ordudan uzaklaştırılan askerlerin arttığını gösteren kadın.

    hürriyet'ten ayşe arman'ın yazısı için;

    http://www.hurriyet.com.tr/…yazarid=10&hid=22007995
  • bu kadın ordudan böyle bir sebepten atıldı ya, artık umrumda değilsin tsk.

    the cemaat'in askeriye'yi ele geçirdiğinin kanıtıdır.
  • konu ahlaksızlıkla suçlanan bir kadın olunca kimsenin dikkatini çekmemiş. üzerinde oluşan baskı yüzünden arkada çocuğunu, ailesini bırakarak canına kıymıştır. asker yani erkek egemen bir toplulukda ve zaten erkek egemen bir toplumda yaşayan bir kadın... böyle bir suçlamayla dışlandıktan sonra nasıl hayatını devam ettireceğini hayal edememiş başka çıkış yolu bulamamıştır. ne ilk ne son olacaktır. nice gerçekten ahlaksızlar hayatına devam ederken haksızlığa uğrayanlara bu dünya dar geliyor artık.
  • kadına karşı şiddetin bir örnegi aslında nazlıgül daştanoğlu. cinsiyetçiligin, ayrımcılıgın, kadına karşı şiddetin herhangi örneklerinden birisi.

    ordu ile ilişigi kesildikten bir gün sonra belki de gururuna yediremedigi için intihar ediyor. peki intiharının arkasında ne var? 4 yaşındaki oglunu annesiz bırakıp gidecek kadar büyük hangi travmayı yaşadı? muhtemelen bunun net cevabını bilemeyecegiz hiçbir zaman ama nedenlerini az çok tahmin edebiliyoruz. insan olarak haksızlıga ugramak hepimizi en derinden yaralayan bir durumdur. iş yerinizde, evinizde, eşiniz, anneniz, arkadaşınız vs... tarafından haksızlıga ugramanız ve dahi size iftira atılması. sanırım kendisini de ölüme götüren en büyük -ve hatta bana kalırsa tek sebep- buydu. işte bunu soruyorum ayşe arman'ın yazısını okudugumdan beri kendime...

    üniversiteyi askeriyesi büyük olan bir şehirde okudum. zaten şehrin çogunlugu memur, ögrenci, asker üçlüsünden oluştugu için asker tarafını da az çok gördüm, arkadaşlarım da oldu içlerinde. hatırlıyorum da hepsi gayet de sosyal, bir gün o kadınla, bir diger gün başka kadınlarla gezen, içip eglenen tiplerdi. ve hiçbirisinin de kadınlarla gezdikleri için ordudan ihraç edildiklerini duymadım da görmedim de. işte zurnanın zırt dedigi yer de burası. kadına yönelik ayrımcılıgın bugünkü örnegi zaten nazlıgül. kadın gezemez, kadının özel hayatı olamaz, olsa bile didiklenir işte böyle diyerekten bu kadını intihara yollamış ordu. ortada gerçekten mide bulandırıcı şeyler var, yapılan şey dibine kadar cinsiyet ayrımcılıgı. üzerine bir de onursuzca ilişiginin kesilmesi.

    üzerinde düşünülmesi gereken, bu ülkede temizlenmesi gereken zihniyetler aslında. kaldı ki hiç kimse pir ü pak diil ki, sen kalkıp bir kadını ahlakı üzerinden yargılamaya kalkışıyorsun.

    çocuguna üzüldüm, haksızlıga ugradıgı için üzüldüm. bir kadın olarak çok üzüldüm o'na. dilerim gittigi yerde iyidir şimdi.

    http://www.hurriyet.com.tr/…azarid=10&hid=22007995#

    düzeltme: link.
  • bu kadının hikayesi benim fena halde canımı yakıyor. benden önce girilmiş 7 entry'i okumadım. sadece ve sadece duygularımı dökmeye ihtiyacım var.

    bu ülkede kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu, kadın ve asker olunca işin daha da nasıl beter olduğunu bize anlattı bu olay. evet askeriye belki fazlaca erkek egemen bir topluluk. ancak ne yazık ki her alanda benzer şeylerle karşılaşıyoruz.

    bu kadın bunu gurur meselesi yapmış. çünkü namusu, onuru, mesleği, kariyeri, onca yıllık emeği hiçe sayılmış ve ordudan atılmış. 4 yaşında çocuğu olan bir kadın intihara sürüklenmiş. buna neden olan insanlar acaba kafalarını yastığa koyup uyuyabiliyorlar mı?

    bu ülkede kadın olmak dert, evlenip ayrılmışsanız olay katmerlenir.
    evliyken ailecek görüştüğünüz arkadaşlarınızın eşleri size yazmaya başlar. kendi hemcinsleriniz bile bir adım geri durmaya başlar eğer gerçek dost değillerse. aynı yerde çalışmış yaşlı başlı adamların hedefi olursunuz. bir de yalnız yaşıyorsanız eğer, her hareketiniz kontrol altında. sürekli bir köşeye sıkıştırma çabası, bire bin katılarak anlatılan şeyler, dedikodununun biri bin para...

    keşke bu güzeller güzeli anne de intihar etmeseydi de kanunlar önünde bunlarla mücadele etseydi diyesim var. ama onu o noktaya getiren olaylar ve kişiler, mücadele etmesine izin verir miydi ki zaten...

    fena halde canımı sıkıyor bu olay.
  • bir türk erkeği olarak kendisiyle ilgili haberi utanarak okudum. ölümünde benim de payım var, sizin de, komşunuzun da, herkesin, hepimizin...
    erkek egemen toplumun baskın olduğu bu ülkede kadınların üzerindeki etiketleri, yaftalamaları engellemek konusunda yetersiz kaldığım, sağda solda kadınlara orospu damgası vuran orospu çocuklarına engel olamadığım için özür dilerim.
    bu kadını ölüme götüren süreçte görev alanlar acaba şimdi aynaya baktıklarında ne hissediyordur?
  • hakkında günlerdir yazmak isteyip yazamadığım kadın. ne diyeyim ki nazlıgülüm senin için? daha önce söylemediğim neyi diyeyim? kime isyan edeyim? insanın en doğal hakları yaşamak ve özgürlük, öyle olmalı yani. siz bunları almışsınız bu kadıncağızın elinden hem de hiç utanıp sıkılmadan. onlar sizin hakkınız çünkü değil mi? elinizden mi aldı onları nazlıgül? nedir bu kadar vahşileşmenin sebebi? oooooof of, hiç değilse evladına azıcık merhamet edebilirler inşallah nazlıgülüm.
  • üzerine yıkılan enkaz yüzünden, yapıştırılan yaftalar yüzünden olan tüm gücünü kaybetmiş olan kadın. hatta öyle bir kadın ki havacı üsteğmen. güzel, alımlı, eşinden boşanmış, dul, bekar, kısaca potansiyel askıntı olunacak kadın.

    onu her geçen gün ölüme götüren senaryodur ahlaksızlığın kendisi. bu öyle bir ahlaksızlık ki kadının olduğu her yerde bitmeden, tükenmeden var. görmüyor, duymuyor, anlamak istemiyorsunuz ama kadınlar bu ülkede hangi sosyal statüde olursa olsun bu tür ahlaksız fiziki ve sözel ahlaksızlığa maruz kalıyorlar.

    bir insanın onuruyla oynamak, hele ki onuruyla büyüteceği, tek başına yetmesi gereken 4 yaşında günahsız bir yavrunun annesinin onuruyla oynamak cinayettir ve bu cinayetin failleri, azmettiricileri de vicdansızca dolaşmaya devam edecek umarsızca.

    bu kadının hikayesini okurken ağladım ben... kendi hayatımdan birkaç detayla, hikayeyle bağladım yaşadıklarını. hissettiklerini anladım elimden geldiğince. o silahın tetiğini çekerken düşündüklerini, ağlayışını hissettim. evden çıkmadan evladını nasıl derin kokladığını, nasıl aciz kaldığını hissettim.

    ne ilk, ne de son işte nazlıgül üstegmen. lanet olası ülkede ne ilk, ne de son değil.
hesabın var mı? giriş yap